Tarih
21 Ağustos 1929...
Ulu
önderimiz Atatürk İstanbul'dan Bursa'ya gitmek için Ertuğrul yatıyla yola
çıkar. Her zaman Mudanya yolunu tercih eden Atamız Marmara Denizi'nde
gezinirken yolu Yalova sahillerine düşer ve birden asırlık bir çınar ağacı
gözüne çarpar. Atatürk, hemen sahile çıkar ve çınar ağacına sırtını dayayarak
gölgesinde bir süre dinlenir. Ve ayağa kalktığında yanındakilere çınarın hemen
yakınında bir ev (köşk) yapılması talimatını verir. İşte o gün inşasına karar
verilen o ev daha sonra YÜRÜYEN KÖŞK
adını alacaktır.
Atatürk
bir gün yapımı hızla süren köşkün inşaatını ziyaret eder ve ulu çınar ağacının
dallarını budamaya çalışan bir bahçıvanla karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına
çağırır ve bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvan ağacın dallarını uzayarak
binanın duvarlarına dayandığını söyler. Atatürk bu cevaptan tatmin olmaz ve
bugün bile insana inanılması güç görünen bir emir verir: "AĞAÇ
KESİLMEYECEK, BİNA KAYDIRILACAK."
O
günün şartlarında mucize yaratmayı gerektiren bu görev İstanbul Belediyesi'ne
intikal eder. Belediye Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesi'nin sorumluluğunda
Başmühendis Ali Galip Alnar teknik elemanlarıyla birlikte Yalova'ya gelerek
çalışmaya başlar.
8
Ağustos 1930 tarihinde önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp
yapının temel seviyesine inilir. İstanbul'dan getirilen tramvay rayları
döşenir. Milimetrik çalışılarak bina yapı altına sokulan raylar üzerine
oturtulur. Artık binanın raylar üzerinde kaydırılarak çınar ağacından
uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir.
Güzel
ve sıcak bir yaz akşamında Atatürk ile birlikte kardeşi Makbule Atadan, Vali
Vekili Muhittin Bey, Emanet Fen Müdürü Ziya bey ve Cumhuriyet Gazetesi Baş muhabiri
Yunus Nadi nezaretinde bina 4.80 metre civarında kaydırılır. Bu olağanüstü ve
riskli iş 10 Ağustos tarihinde tamamlanır ve ulu çınar ağacının dalları
kesilmekten kurtulur.
Köşkün
kaydırılması olayı 10 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde aynen şu
şekilde yer almıştır: "Gazi Hazretlerinin Yalova'daki köşkünün yürütülme
ameliyesi dün muvaffakiyetle icra ve ikmal edilmiştir. Kendileri de bu
ameliyeye bizzat nezaret etmişlerdir."
O tarihte belki
gazeteyi okuyanlar ülkenin içinde bulunduğu sorunlar içinde bu olayın ne ifade
ettiğini anlayamamış ya da hayretle karşılamış olabilirler. Oysa o devirde ne
ozon deliği vardı, ne global (küresel) kirlenme, ne asit yağmurları ne de orman
katliamları. ÇEVRENİN ÖNEMİ onun haricinde dünyadaki hiçbir ülkenin devlet
başkanının gündeminde bile değildi. O yalnızca bir milletini özgürlüğe,
bağımsızlığa kavuşturan bir lider değil, bir karış toprağını, bir tutam
yeşilini korumak için mücadele veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tü.
Ancak
ulu önder Atatürk'ün doğa sevgisi ve çevre anlayışının sembolü YÜRÜYEN KÖŞK yakın zamana kadar gerekli
bakım ve onarımın yapılmaması nedeniyle harabe haline gelmiş ve içinde yaşanan
anılarla birlikte yok olacağı günü bekliyordu. Dönemin Çevre Bakanı Dr. İmren
Aykut bir Yalova seyahatinde şahit olduğu bu üzücü durum üzerine bakanlığı
harekete geçirerek değerli mirasın gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için
çalışmalar başlatır. Yürüyen Köşk, 26 Ağustos 1998 tarihinde aslına sadık
kalınır restore edilmeye başlanır.
Yürüyen Köşk, Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski
Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 12 Temmuz 1980 gün ve 12238 sayılı kararı
ile korunması gerekli Kültür ve Tabiat Varlıkları arasında sayılmış ve tescili
yapılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder